13 Ekim 2017 Cuma

Mehdi Geldi Mi ?

           Son günlerde sosyal medya üzerinden sözde tebliğ yapan bir grup belirdi.Bu insanlar tüm gün internette gezinip, islami sayfalara abone olan insanları arkadaş olarak ekleyerek, onlara "mehdi geldi, şu an İstanbul'dadır, biz onun talebeleriyiz" diye, bir de kendi mehdilerinin anlatıldığı bir sayfanın linkini göndermekteler.
         Bu olay benimde başıma geldi ve bende bu sözde mehdinin sayfasındaki yazıları incelemek için okudum.Yazılarda istanbuldaki bu şarlatanın sahte mehdilik ilan etmesi şöyle dursun, bir de utanmadan son nebi olduğu iddia edilmekte.Bana mesaj atan kişiye " Kur'an da Hatemül-Enbiya( nebilerin sonuncusu) Hz.Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) 'dir diye yazıyor, peygamber efendimizden sonra nebi gelemez" dediğimde cevap olarak "Zaten imtihan orada başlıyor, mesele bunu anlayabilmek" şeklinde cahilane bir karşılık aldım.
         Bu mehdilik olayı yüz yıllardır sömürülmüş ve bir çok yalancı mehdi çıkmışsa da artık olay çok daha zıvanadan çıkarak bir de son nebilik ilan edilmeye başlandı.
        Bir insan ,eğer ki son nebi olarak peygamber efendimizden başkasını kabul ederse islamdan çıkar, bu durum bir sahte mehdinin peşine takılıp kandırılmanın çok ötesinde, pahası imanını kaybetmek olan bir hüsrandır.Maalesef ki ülkemizde bir çok cahil müslüman var olduğu için, bu gibi şarlatanlar da kendilerine müşteri bulmakta ve bu cahiller de internet üzerinde devamlı paylaşımlar yaparak insanların kafalarını karıştırmaktadırlar.
        Mehdinin ne zaman geleceğini ve kim olduğunu yalnızca Allah bilir, mehdi geldiği zaman kendisini icraatleri ve vasıfları ile belli edecek, facebooktan paylaşım yaparak kendini ispat etmeye çalışmayacaktır.Onun bunun rüya görmesi ile, hayali görüşmeler ile mehdinin geldiğini söyleyen insanlar, ta islamın ilk yıllarından beri mevcuttur ancak hiç birinin rüyası, zuhuratı isabet etmemiştir.
       Kişinin rüyası kişiyi ilgilendirir ve rüyalar çok farklı manalar içerebilir.Onun için bu mesele görülen rüyalar veya zuhuratlar ile de çözülemez.
       Bir grup insan da " artık devir çok bozuldu, zina arttı, haramlar kol geziyor, faiz yeniyor, tam mehdinin gelme zamanı" şeklinde önermeler sunup işe inandırıcılık katmaya çalışsalar da bu sözleri batıldır.Çünkü tarih, yaşadığımız asırdan çok daha beter zamanların yaşandığı, haramların çok daha fazla işlendiği, islama çok daha fazla hakaret edildiği sahnelere şahittir.
     Günümüzde elbetteki haramlar çokça işlenmektedir ancak islama hizmet eden, Allah yolunda koşturan ,ibadet eden sayısız Allah dostu ,müslüman bulunmaktadır.Mehdi ,müslümanların sayısı çok azaldığı, islam bitmeye yaklaştığı zaman gelecek ve islamı şahlandıracaktır.
      Mehdi ve deccal hakkındaki hadis-i şerifleri tevil ederek(başka mana vererek), bizim şeyhimiz, bizim üstadımız, bizim hocamız mehdidir, deccal da falanca kişidir veya falanca şeydir demek islamla oyun oynamaktan farksızdır.Televizyon Türkiye'ye geldiği yıllarda hadisleri tevil ederek televizyona deccal diyen insanlar şimdi de internete deccal demekte, atatürk çıktığı zaman atatürke deccal diyen insanlar şu anda Trump hakkında deccal diye konuşmaktalar, yarın da bir başkasına deccal diyeceklerine şüpheniz olmasın.Deccal ,hadisi şeriflerde anlatıldığından farksız gerçekten tek gözlü acayip bir varlıktır, hadisleri tevil etmeye gerek yoktur.
      Elbette mehdiden önce, mehdinin yolundan giden onun gibi icraatler yapan büyük alimlerimiz mevcuttur ancak bu kişilerin hiçbirisi gerçek mehdi değildir.Aynı şekilde deccalden önce de deccallik yapan, onun gibi insanları saptıran şeytaniler de mevcuttur fakat bunlar da gerçek deccal değildirler.
      Mehdilik konusu internet alemine düştüğünden itibaren çok sayıda sahte hadis peydah olmuş, herkes kendi üstadını, kendi hocasını mehdi ilan etmek için yarışa girmiştir.Onun için bu konuda duyduğumuz, okuduğumuz tüm hadislerin sıhhatine bakmak gerekir.
      Unutmamalıdır ki her müslümana ilim öğrenmek farzdır ve bu farz olan ilim imani ve itikadi meseleler ile beş vakit namaz gibi farz olan ibadetlerin nasıl yapılacağı ile ilgili olan ilimlerdir.Bir insana son nebi demek insanı dinden çıkaracağı gibi kişi ahirette " ben bilmiyordum" diyerek de kurtulamayacaktır, çünkü bu konuda cahillik mazeret sayılmaz.


28 Eylül 2017 Perşembe

Cin Musallatından Kurtulmak

                                        Cinler İnsanlara Neden Musallat Olur

         Melekler ve şeytanlar gibi ruhani varlıklarla aynı dünyayı paylaştığımızı ve sürekli etkileşim halinde olduğumuzu bilmemiz gerekir.Allah'ın imtihan maksadıyla izin verdiği şeytan da cinlerdendir ve her müslümana musallat olmaktadır.İnsanın zihnine ve düşüncelerine tesir edebilmek gibi bir kabiliyeti olan bu mel'un her müslümanı türlü türlü vesvese ile Allah yolundan soğutmaya çalışmaktadır.Şeytan nasıl ki insana musallat olabilmek ve zihnen etkileyebilmek gibi bir özelliğe sahipse, kafir cinler de insana başta imanını almak gibi türlü türlü zarar verme niyeti ile musallat olabilir.
         Musallat nedenleri çoktur, ancak ortak nokta insana zarar vermek için gelmeleri veya birisi tarafından gönderilmeleridir.Birisi tarafından gönderilmelerine "büyü" denir ve dinimizde çok büyük haramlardandır.Bunu ayrı bir başlık altında en aşağıda paylaşacağım.Cinlerin kendi gelmelerinde ise bir çok sebep olabilir.

 -Kişi cinlerin yuvasına bilerek veya bilmeyerek zarar vermiş olabilir(banyoda işemek, bir çukura kaynar su dökmek gibi...) ,
 -Kişi Allah yolunda gitmesine rağmen bazı zaaflarda ve günahlarda aşırı giderse boşluk bulan cinler kuvvetlenerek ona musallat olurlar, bedenine girebilir veya etrafını sarıp yoğun vesvese yaparlar.
-Aşık cin denilen ve göz zinası,tesettürsüzlük,masturbasyon, normal zina ile gelen bir cin olabilir.Aşık cin vakasının zina türü günahlar ile büyük ilgisi vardır.
-Büyük bir üzüntü dönemi ardından bedene girebilir veya musallat olabilirler.Çünkü bu varlıklar her an hazırda beklemekte ve insanın en sıkışık dönemini kollamaktadırlar.Amaçları insanı dinden uzaklaştırıp kendilerine çekmektir.
-Kişi fal, büyü gibi işlerle uğraşırsa kesin musallat yaşar.  

  Unutmamalıdır ki günahlar şeytanın, ibadetler de ruhun gıdasıdır.Günahta ileri giden müslümanın ruhen kuvveti düşer ve cinler ona musallat olabilir.  

                                                         Zayıf Musallat Belirtileri 


     Bu belirtiler aslında çok fazla insanda bulunan ancak çoğunun önemsemediği veya cinlerden olduğunu bilmediği rahatsızlıklardır.Zaten şeytanların en büyük özelliği kendilerini yok saydırmaktır.Yani rahatsızlıkların onlardan kaynaklandığının bilinmesini istemezler.Cinni varlıkların insana zararları bazı filmlerde gösterildiği gibi bedenen değil zihnen ve ruhendir.Şeytanların en büyük gayeleri insanı dinden uzaklaştırıp imanını çalmaktır.
   Zayıf musallatlar genelde insanın çevresini sarıp yoğun vesvese verip kişiyi devamlı düşünceli ve dalgın hale getirip dini konularda sorgulamaya iterler.Fırsat bulduklarında rüyalarına karışırlar.Bedene girebilirler ise de yaptıkları etkiler birbirine benzer olur fakat bedenin içerisinde olan cin kişiyi daha kolay etkileyecektir.Ancak zayıf musallatlardan kurtulmak kolay olduğu için dileyen çabuk şekilde kurtulur.Etkilerini şöyle sıralayabiliriz.
             
- Hayalinde birileri ile sürekli konuşma hali
- Dalgınlık, unutkanlık, odaklanma bozukluğu
- İbadetleri gevşetme, namazları ertelemek, içinden hiç ibadet etmek gelmemesi.
- Dinden soğuma ve sürekli dini konular hakkında düşünme hali
 -Garip cinni rüyalar görme

- Şehvet artışı ve sık harama bakma, günah işleme durumu.Özellikle aşık cin varsa harama bakma ve zina çeşitlerini insana yaptırmaya çalışacaktır.
-Gece uyumamak ancak namaz vakitlerinde,kuran dinlerken veya ibadet sırasında uyku gelmesi.
-Sürekli hayalen birileri ile konuşup sebepsiz yere sanki o insanla kavga etmiş gibi öfkelenmek.
-Namazda iken sanki namazda değilmiş gibi düşüncelere dalmak
-Eğer cin bedene girdiyse bedenin bazı yerlerinde titreme, uyuşma ve birşeylerin gezdiği hissi oluşacaktır ve tüm bu belirtilerin daha da kuvvetlisi olacaktır.
     
    Bunlar genel zayıf musallat belirtileridir.Ancak zayıfta olsa eğer fark edilmeyip bunların hilelerine kanılırsa , bunlar insana günah işlete işlete kuvvetlenirler ve kişinin imanını çalana kadar musallatı devam ettirirler.

                                                


                                                          Ağır Musallat Belirtileri

           Ağır musallat durumu kuvvetli kafir cinlerin musallat olması veya güçlü bir büyü yapılması sonucu oluşur.Yukarıda yazılan belirtilerin hepsi daha da şiddetli şekilde devam eder ve bunların yanında musallatın çeşidine veya büyünün çeşidine göre farklı etkiler de olacaktır.Büyü konusunu tamamen en alt başlığa alacağım için burada sadece belli başlı etkileri yazacağım.
  -Bu cinler bedene girip belli hastalıklara ve düşünce bozukluklarına yol açarlar.
  -Şuur kaybı yaşanabilir, hayali varlıklarla konuşmalar başlayabilir, insan eşini veya çocuğunu düşmanı gibi görebilir.
   -Bedende morarmalar ve dayak yemiş gibi bir his oluşur.Bu bedene giren cinlerin beden içerisinde verdikleri zarardan kaynaklanır.
   -Delirme durumuna kadar ilerleyebilir.
   -Çarpılma durumu denilen cinlerin beyni kitlemesi durumu oluşabilir.
   -Ağır musallatın veya büyünün çeşidine göre bedende bazı uzuvlar çalışmayabilir.Cinler beyne tesir edip bu organa giden sinirleri kapatabilirler.
   -Kur'an sesine dayanamaz, kendinden geçer.

                                                      
Cinlerin Bedene Girmesi
          Cinlerin bedene girmesi haktır, gerçektir.Gerek zayıf gerek de ağır musallat durumlarında gerçekleşebilir.Cinlerin bedene girmelerindeki gaye bedeni sahiplenip kişinin beynine kolayca tesir edebilmektir.Bedendeki cin kale içerisinde gibidir, dışarıdan etki etmek çok zor olup cindar denilen insanlar bu durumlarda çoğu kez aciz kalırlar.Böyle bir durumda kişinin kendini tedavi etmesi, günahlardan kaçınması, ibadete yönelmesi en keskin ilaçtır.Bedene giren cinler ,sırt bölgesinde, kafada, bacaklarda, kasıklarda yer alabilir.Zaten kişi hangi bölgesinde tuhaflık, uyuşma, titreme hissederse orada bir rahatsızlık olduğunu anlar.

                                                Kurtulmak İçin Yapılması Gerekenler

     İnsan kendinde olan belirtilere bakıp da teşhis ettikten sonra tedavi ona göre ilerler.Eğer büyüden kaynaklanıyorsa başka türlü, ağır musallatsa başka türlü tedavi uygulanması gerekir.Büyü için büyünün bozulması tedavide büyük etkendir.Onun için büyü bahsini en aşağıda ayrı bir başlık halinde aldım.
    Kur'an ın her ayeti şifadır ama büyüye uğramış kişiye büyü bozan ayetleri okumak çok daha tesirli olur.Kişide ağır musallat varsa kendi kendisine iyileşmesi çok zordur çünkü kur'an dinlemeye de okumaya da dayanamaz kendinden geçer.Kuvvetli olan cini zaman içerisinde zayıflatarak kuvveti düşürülür ve cin artık dayanamaz vücuttan kaçar.

          Eğer zayıf musallat varsa kişinin günahları azaltıp, terk etmesi ve ibadetlerde gevşeklik göstermeden devam etmesi, kur'an dinlemesi kısa sürede iyileşmesi için yeterli olacaktır.
         Ancak ağır musallat için mümkünse ehli sünnet olup bu işlerle uğraşan birinden yardım almak, mümkün değilse de şifa programı uygulamak ve Allah'a çok dua etmek gerekir.Kur'an tümüyle şifadır ve biz ne kadar sözde kuvvetli bir musallata uğrasak da kur'an karşısında eriyecektir.Onun için eğer gerekenler yapılırsa ağır musallat dediğimiz durumdan da kurtulmak kolaydır.Tedavide ne kadar yoğun bir uygulama yapılırsa iyileşme o kadar hızlı olur.Tedavi programının bir kısmının yapılması da şifa getirir ancak süresi uzayabilmektedir.Çoğu hasta başta yoğun şekilde yapıp musallat zayıflayınca "bu kadar yeter" düşüncesine kapılabiliyor.Cini vücuttan çıkarana kadar tedavi bırakılmamalıdır.

         Şifa programı içerisinde su ve zeytinyağı ile yapılan uygulamalar bulunmaktadır.Bunların sebebi üzerine kur'an ayeti okunan her şeyde bir tesir olması ,suyun ve zeytin yağının da üstlerine okunan ayetlerin etkisini üstlerinde taşıyıp içildiğinde veya bedene sürüldüğünde fayda vermesidir.Zeytin yağı bedene sürüldüğünde deriden içeri nüfuz edebilmektedir, bu yüzden üzerine okunan zeytin yağını vücuda sürmek çok faydalıdır.
 
                                                        Tedavi Programı
     
          Musallat güçlü olsun zayıf olsun eğer büyüden değilse ,her şey sizin ibadet ve günah dengenizle ilgilidir.Günahlar şeytani varlıkları güçlendirir ve insana olan tesirleri artar.Onun için eğer tedaviye niyet edildiyse mutlaka samimi şekilde tövbe edip dine yönelmek şarttır.Eğer dini yönden bir soğuma ve uzaklık varsa veya sürekli işlenen günahlar bulunuyorsa, tedavinin cini zayıflattığı kadar sizin günahlarınız cini güçlendirir ve cin yine vücuttan çıkmaz.Sadece çok zayıf olan cinler kaçarlar, diğerleri sabrederler.

          Günahlara tövbe edildikten sonra her derde şifa olan kur'an'ı çok dinlemek ve okumak gerekir.Vücuda gelen cinin geliş sebebi ne olursa olsun azap ayetlerini, yakma ayetlerini dinlemek cini zayıflatır ve çok rahatsız eder.Eğer hasta çabuk iyileşmek istiyorsa her gün bakara suresini baştan sona dinlemelidir.Bakara suresini dinlemek için vakit yetiremeyenler günde 1 defa cin suresi ile sadece azap ve yakma ayetlerinin derlendiği rukyelerden birini en az 1 defa dinlemelidir.Ezan da şeytanın dayanamadığı bir islam nişanıdır.Onun için internetten bulunacak ezan kayıtları da dinlenmelidir.
         Günde en az 3 sayfa kur'an okumalı ve bunu devamlılık haline getirmelidir.Umulur ki cinler müslüman olarak vücuttan çıkarlar.

Bakara Suresini Dinlemek İçin Tıklayınız

Cin Suresini Dinlemek İçin Tıklayınız

Yakma Ayetlerini Dinlemek İçin Tıklayınız


         Üzerine okunan suyu 3 gün boyunca bir daha okuma yapmadan içmek ve faydalanmak mümkündür.Onun için her seferde yeniden okuma yapmamak adına 3 gün boyunca içebileceğiniz ,mesela 5 litrelik bir su şişesi alınarak içi su dolu iken şişenin ağzından içeriye doğru kur'andaki azap ayetleri okunarak üflenir.Azap ayetlerinin kafir cinler üzerinde muazzam bir zayıflatma etkisi bulunmaktadır, onun için bu ayetler önemlidir ve tekrar tekrar okunursa etkisi artacaktır.Okunacak ayetleri programın altında paylaşacağım, oradan bulabilirsiniz.Aynı zamanda bu su ile yıkanmak ve bedene sürmek de çok faydalıdır.
       Eğer kişi kur'an okumakta zorlanıyorsa veya bilmiyorsa başkasına okutmalıdır veya  sırası ile Fatiha, Ayet el kürsi,3 ihlas, 3 felak ve 3 nas okuyarak içerse de faydasını görür ama, suya ne kadar çok kuran okunursa o kadar faydası görülecektir.
     
       Su tedavisinin yanında zeytinyağı ile uygulama da yapmak gerekir.Aynı suya okuma yapıldığı gibi sızma zeytinyağının üzerine de yakın bir mesafeden azap ayetleri okunur ve bu zeytinyağı vücudun heryerine( cinsel bölgeler dahil) sürülür.Sürülürken boşluk bırakılmaması çok önemlidir.Bu uygulamadan sonra cinler insana aşırı bir yorgunluk ve uyku verebilirler, sabretmek gerekir.Her gün  en az 1 defa bu uygulamayı yapmalıdır.Üzerine okuduğumuz bu zeytin yağından her gün 1 kaşık içilir.
     
      Bal kana çok hızlı karıştığı için tedavi sürecinde de kullanılır.1 kaşık bal sıcak su içerisine karıştırılarak üzerine kur'an okunarak içilir.Bunu da her gün yapmalıdır.Özellikle aşık cin için tedavi sürecinde etkisi çoktur.

     Ek olarak şifa duaları, salavatları da size yardım edecektir.
     Şifa Duaları İçin Tıklayınız. Şifa Duaları


Tüm programın kısa özeti :

                                  HERGÜN
       
          Tüm haramlardan kaçılacak ve Allah'a cinlerden kurtulmak için dua edilecek.
          En az 1 saat Kur'an dinlenecek(gözler kapalı ve uzanmış vaziyette)
          En az 3 sayfa Kur'an okunacak
          En az 1 kere okunmuş zeytinyağı uygulanacak
          En az 1 kere okunmuş bal şerbeti içilecek

          Devamlı okunmuş su içilecek
          Şifa salavatları ve duaları okunacak.

          Tüm bunlar yapılırken abdestli olmakta fayda vardır.

Bu programa en az 1 ay devam etmek gerekir.Eğer günahlardan uzak durularak yapılırsa çok kısa sürede sonuç sağlar fakat kişi kurtulsa bile 1 ayı tamamlaması gerekir ki geri dönüş olmasın.Programa başlayan insanlarda bedendeki cinler de normalden daha fazla etki etmeye ve insanı günaha sokmaya çalışırlar, işte kırım noktası buradadır.Eğer program sırasında bu kışkırtmalara sabredip günaha girilmezse ve program bırakılmazsa iyileşme süresi epey kısalır.

                             Suya ve Zeytin Yağına Okunacak Ayetler 

Fatiha Suresi

Bakara 165

Bakara 266 
Ali imran 10
 

Nisa 56
Ayet el kürsi
Buruc 10 
Meryem 4 
Enfal 50 
Hacc 19-22 
Saffat 1-10

Duhan 43-50

Cin Suresi İlk 5 Ayet

İhlas-Felak-Nas Sureleri

Hepsini okumak zor geliyorsa içlerinden size kolay gelenleri seçip okuyabilirsiniz ama sabredip hepsini okuyunca faydası daha çok olur.
   

Bal ve zeytinyağının önemi ve okuyup üflemek hakkında çok sayıda sahih hadis vardır.Burada anlattıklarım islamda temeli bulunan şeylerdir.

Önemli: Tüm bu tedavi süreci sırasında kişinin dini hayatında gösterdiği eksiklikler (5 vakit namazı terk etme, masturbasyon ,harama bakma, yalan yere yemin vb...) verilen emekleri boşa götürecek, tedavi ile zayıflayan cin tekrardan günahlar ile güçlenecektir.Musallatın çeşidi ve adı ne olursa olsun ,kafir cinlerin ortak özelliği günahlardan güç alıp ,kur'andan rahatsız olmalarıdır.Onun için tedavinin temeli kur'an ve tövbedir.Musallatın çeşidi sadece okuyup dinleyeceğiniz ayetlerin çeşitleri ile tedavi sürecini kısaltabilmek için önem taşır.Aşık cin için zina ile ilgili ayetler okunup dinlenirse daha hızlı fayda sağlar fakat azap ayetleri de aynı şekilde aşık cini  zayıflatır.O yüzden kur'an dan neresini dinlerseniz dinleyin neresini okursanız okuyun fayda görmek mutlaktır.


                                                   Büyünün Etkileri ve Büyüden Kurtulmak

            Büyü aslı olan bir gerçektir ve maalesef ki ülkemizde de yapan çoktur.Büyüde büyücü ,şeytanlar ile belli anlaşmalar yaparak onları hizmetine alır ve istediği kişilere musallat edebilir.Şeytanla yaptığı anlaşma büyücünün yapacağı pisliğe göre değişir.Eğer çok büyük bir pislik yaparsa daha büyük bir şeytan ona hizmet eder, bir insan kendisine cehennemi garantilemediği müddetçe hiçbir şeytan ona yardım etmez.Burada büyücünün yaptığı pislikler domuz kanı,yağı, adet kanı gibi pis şeyler kullanılarak kur'an ayetlerini ters yazma, kan ile yazma , kur'an üzerine pislik atmak gibi şeylerdir.Bu sayede kendini cehenneme atma pahasına şeytan ile anlaşır.

          Büyü yapılan kişiye gelen cin de gücünü bu büyüdeki pislikten aldığı için büyüyü bozmadan cini göndermek çok zordur.Büyü bozulsa bile vücuda giren cin orada kuvvetlenirse vücuttan çıkmaz.Tedavi uygulamak gerekir.
         
          Büyünün etkileri çeşidine göre farklılık gösterir.Aile için yapılan büyü aileyi, bireysel yapılan büyüler kişinin kendisini etkiler.

 -Aile içi huzursuzluk
 -Eşlerin birbirini farklı surette görmesi
 -Anlaşılmaz hastalıklar belirmesi
 -Şizofreni gibi psikolejik bozukluklar meydana gelmesi
 -Ağır musallattaki belirtilerin fazlası ya da benzeri

  Ağır musallat başlığı altında yazdıklarımın benzeri veya fazlası büyü ile gelen cin tarafından da insana yaşatılır.Büyü çeşitleri ve yapılış tekniklerine göre büyüyü bozmak gerekir.Büyü bozulmadan direkt olarak tedaviye geçilmesi bir sonuç vermez.Büyüye uğrayan kişi Allah'a sığınmalı ve çok yardım istemelidir.Bu zamana kadarki tecrübeler göstermiştir ki Allah, büyüye uğrayana yardım etmektedir.İnsan rüyasında kendisini devamlı boğulurken, yüksekten düşerken vb.. durumlarda görüyorsa bu yapılan büyünün çeşidine ve tekniğine işaret eder.
  Büyü bozmak internet üzerinden yapılacak bir iş değildir.Bu iş için bilen birinin yanına gidip yardım almak gerekir.Buradan ancak kendinize teşhis koyup dikkat etmeniz gereken konulara hassasiyet göstermenizi sağlayabiliriz.
   Sizde büyü olup olmadığını anlamanız için kur'andaki büyü bozan ayetleri dinleyip okumanız ve bu sırada sizde bir farklılık olup olmadığını gözlemlemeniz gerekir.Eğer farklılık oluşup vücutta hareketlenmeler, rahatsızlanmalar gibi bir durum varsa bu işleri bilen ve çözebilen birinden yardım alınız.Büyü bozulduktan sonra devam eden rahatsızlıklar için de yukarıda paylaştığım tedavi programını uygulayınız.İnşallah kurtulursunuz.

 Büyü belirtileri için büyü rukyelerini dinleyiniz.

 

26 Eylül 2017 Salı

İslamda Sporun Yeri(Fitness, Body Building vb...)



                                                      Modern  Dünyada Spor (Fitness, Body Building vb...)

             Değişen dünya düzeninde yaşam şartlarının  ve beslenme şeklimizin de değişmesi ile birlikte spor normal hayat akışının dışında kalan bir öge olarak hayatımıza eklenmiş bulunmaktadır.Yıllar öncesinde insanların bedenen çalışma miktarının fazla ve mecburi olması , günümüzdeki kadar çok karbonhidratlı hazır yiyecek bulunmamasından dolayı insanlar "spor" diye fazladan bir bedensel aktiviteye ihtiyaç duymuyorlardı.Bu zaten onların hayatlarının bir parçasıydı.
            Spor kelimesinin kökenine bakıldığında ,eski zamanlarda "boşa zaman geçirmek, eğlenmek" manası taşımaktaydı.Yani sadece oyun olsun diye yapılan şeylere spor denirdi.Modern dünyanın getirdikleri ile insanların hareketleri azalıp, yiyecek imkanlarında ve yiyeceklerin kalori miktarlarındaki artışla beraber spor kelimesi ,sağlık kelimesi ile yan yana geldi.Ne var ki yeni dünyada her şeye el atan kapitalist sistem yiyeceklerimizi, vaktimizi  ve sağlığımızı da eline almak istiyor.Yani hem ticari kaygıyla ucuza üretilmiş kalitesiz gıda ürünlerini(fast food vb...) bize satıyor, hem de bu ürünlerin sonucunda oluşan sağlıksız neslin hareket ihtiyacını, fitness veya vücut geliştirme adları altında bir sektör haline getirip, insanlara sağlıklı vücut diye kaslı ve yağsız, görseli iyi olan bir beden vaat ediyor.
          Bu spor anlayışı insanları kesinlikle daha sağlıklı ve mutlu yapmıyor.Bugün  yüz binlerce insan spor salonlarına daha sağlıklı olmak için değil de bu sektörün büyüsüne kapılmış bir şekilde daha kaslı ve yağsız bir bedene sahip olmak için gitmektedir, hatta bu bedene kavuşmak için çeşitli ilaçlar kullanmaktadırlar.Bu sektörde amaç  insan sağlığı değil, sağlık kelimesi sadece illüzyonun bir parçası.
          Bazı dürüst vücut geliştiriciler ,yıllarca vücut geliştirme yaptıktan sonra günümüz spor anlayışının ne kadar zararlı olduğunu, aslında sıradan bir bisiklet sürmenin veya yürüyüşün ,spor salonlarındaki yoğun tempolardan ve hele hele de vücut geliştirme gibi çok protein almaya dayalı bir spordan çok daha sağlıklı olduğunu insanlara anlatmışlardır.
       Ancak bu insanlar ne derse desin kapitalist sistem medya ile bunların üzerini örtmüş, spor ve sağlık adı altında insanların ceplerindeki paraya  göz dikmiştir.Çünkü yüz binlerce insan spor salonlarına üyelik yaparak,protein tozu ,glutamin gibi takviyeler(supplement) alarak bu sektörleri canlı tutmaktadırlar.
        Daha kaslı ve daha yağsız olmanın sağlıklı demek olmadığını günümüzde anlatmak çok zor , yıllarca medya aracılığı ile insanlara " doğrusu budur " diye öğretilen "kaslı erkek" modeli maalesef ki insanların kafalarına yerleşmiş durumda.Halbuki bu durum insanların kafalarına aşılanmadan önce insanlar böyle vücuda sahip insanlardan tiksiniyorlardı.
        Modern hayatla birlikte gelen zararları sadece body veya boks gibi sporlar ile sınırlamak da doğru olmaz.Bugün insanlar futbol olsun tenis olsun her alanda spor adını, amacı sağlık ve güzel vakit geçirmek olan bir kavramın dışına taşıyarak ,hayatlarını adadıkları amaçlar haline getirmişlerdir.
        Yaptığı sporu hayat amacı haline getiren ve hatta bu sporda başarılı olmak için sağlığını dahi feda eden birçok insan görmekteyiz.
         Sporun dinimizdeki yerini ve müslümanın hayatında nasıl bulunması gerektiğini de alt başlıkta inceleyebilirsiniz.
         

                                             İslamda Spor ve Hayat Dengesi

               
 Dinimizde spor hiçbir zaman vakit kaybı veya tavsiye edilmeyen bir şey olarak görülmemiş, aksine peygamberimizin hadisleri de dahil olmak üzere teşvik edilmiş güzel bir uğraştır.Ancak günümüzdeki spor anlayışı ile de islamdaki spor anlayışı birbiri ile oldukça farklıdır.
               Peygamberimizin yaptığı ve yapılmasını tavsiye ettiği sünnet olan yüzme,ata binme,ok atma,güreşme gibi sporlar vardır.Bu sporlar hem bedene ve ruha faydalı hem de sünnet niyeti ile yapıldığı takdirde sevaptır.Peygamber efendimiz çölde olmasına rağmen "çocuklarınıza yüzmeyi öğretin" buyurmuştur.Bir babanın çocuğuna güreşmeyi, silah kullanmayı, yüzmeyi, ok atmayı ve ata binmeyi öğretmesi onun görevidir.Bu bakımdan spor yapmak güç ,kuvvet, sıhhat sahibi olmak islamda çok teşvik edilen ve tebrik edilecek bir durumdur.Müslüman kuvvetli ve sağlıklı olması çok güzeldir.
              Body,karete,judo,kung fu ve bunlar gibi sporları yapmakta da bir sakınca yoktur ,önemli olan kişinin islama uyması, modern dünyanın getirdiği spor anlayışı ile değil de kendisine fayda verecek şekilde yapmasıdır.
                     
               Güreşmenin, yüzmenin veya ata binmenin sünnet olması da bu sporları yaparken diğer dini emirlerde serbestlik olduğu manasına gelmez.Yüzerken veya güreşirken giyilen kıyafetler de islama uygun olmalıdır.

-Spor yaparken bulunulan ortamda kadın erkek karışık olmamalı, haram resimler,müzikler bulunmamalıdır.
-Namaz vakti geçirilmemelidir
-Rekabet içerisinde yapılıyorsa rakibe karşı kin,nefret hissi uyandırmamalıdır
-Kişinin kendisine veya başkasına zarar vereceği "sözde spor" olan vahşilikler haramdır.
-Spor yaparken giyilen kıyafet avret yerlerini örtmelidir.
-Ailenin rızası olmayan sporlar yapılmamalıdır.
-Spor fanatikliği(aşırı taraftarlık) yapmak doğru değildir.


      Bütün bunlar kadar önem taşıyan diğer bir husus da şudur ki yapılan spor hayat amacı haline gelmemelidir.İçinde bulunduğumuz çağda ne için yaşadığını bilmeyen, hayat amacı olmayan bir çok insan mevcuttur.Bu insanlar herhangi bir sporu sevdikleri zaman bu sporu hayat amacı yaparak, tüm ömürlerini bu spora göre şekillendirip, bu spor için yaşamaktadırlar.
     Kişinin mesleği herhangi bir spor öğretmenliği olsa dahi yaşama amacı haline gelmemelidir.Spor spor olarak kalmalı ve faydası olduğu ,insanı rahatlattığı müddetçe bu işle meşgul olmalıdır.
     Müslümanın bütün hayatı boyunca sporu hayatında bulundurmasında bir sakınca yoktur fakat artık namaz vakitleri spor saatlerine göre belirlenmeye başlandıysa sıkıntı var demektir. Allah için ayrılan dakikaların yanında  yıllarını spor için veren insanın mezarda çürüyecek olan bedene karşı bu yatırımı nedir ?
     İnsan gerek bedenen gerek ruhen kendisine faydası olan, kendisini rahatlatan sporlar yapmalıdır,  hırs,stres ve büyük fedakarlıklar ile yapılan sporlar insanı yıpratır.Ahirette hepimize gençliğimizi, ömrümüzü ne ile tükettiğimiz sorulacaktır...Bunu unutmadan yaşamak gerekir.
 
                                         

10 Eylül 2017 Pazar

İslam ve Çekim Yasası (The Secret İncelemesi)

             

      Çekim yasası son yıllarda The Secret(Sır) isimli bir belgesel ve kitap ile dünya çapında oldukça büyük ilgi görmüş bir inanç biçimi olarak ülkemizde de kimi müslümanların olumlu ve olumsuz tepkilerini üzerinde toplamıştır.
      Kimi müslümanlar buna tamamen şirk ve safsata demişse de, kimileri bunun ilahi bir kanun olduğunu savunarak bunun varlığına inanmış ve buna göre yaşamanın uygun olduğunu söylemişlerdir.
     Bende bu belgeseli ve bu konuyla ilgilenen yaşam danışmanlarını izleyip dinledikten sonra  konuyu islam çerçevesinde incelemeye karar verdim.İncelemelerimin sonucunda The Secret kitabı ve belgeselinde bize sunulan önermelerin islam ile örtüşen ve örtüşmeyen taraflarını başlıklar altında sizlere sunmak istiyorum.
   
    Önemli:
Bu konu hakkındaki incelemeleri okumadan önce şunu bütünüyle bilmek gerekir ki iman çok net bir çizgi ile küfürden ayrılmıştır.İnsan tek bir cümle(kelime-i şehadet) ile müslüman olur, aynı şekilde tek bir cümle ile de islamdan çıkabilir.Onun için bu konunun en zararlı kısmı insanlara öğretilen yeni yaşam algısıdır.Bu algıda çekim yasası insanlara "Benim düşüncelerim geleceğimi yaratıyor, İstediğim şeyin bende olduğunu düşünerek yaratım sürecini başlattım, Biz tanrısal güçlere sahibiz,İmajinasyon ile istediğini yaratabilirsin, Başına gelen herşeyi sen yarattın "gibi cümleler öğretilmektedir.Bu cümleleri inanarak söyleyen dinden dahi çıkacaktır, çünkü yaratan ancak Allah'tır.

    Bu önemli bölümden sonra çekim yasasının islam ile örtüşen kısımlarını gelin beraber inceleyelim.

                                                   İslamda Çekim Yasası
         Kitapta ve belgeselde belli insanların hep belli tipleri çektiğinden, şikayet duygusu ile yaşayanların hep şikayet edilecek olayları, şükür duygusuyla yaşayanların hep daha fazla nimeti çektiğinden bahsedilmektedir."Benzer benzeri çeker" , "Ne istersen değil neysen onu çekersin" mantığı öğretilmeye çalışılmış.
        Eğer birşeyin yokluğundan şikayet edip onu devamlı olarak talep ederseniz ona asla kavuşamayacağınız ancak arzuladığınız şey sanki sizinmiş gibi hissedip elinizdekine şükür ederseniz isteğinizin size farklı yollardan geleceği söyleniyor.Yani mantığa göre yokluğa odaklanan yokluğu ,varlığa odaklanan varlığı çekiyor.
    Çoğu insan da bunu kendi hayatında  yaşadığı için insanların çekim yasasına olan inançları iyice kuvvetlenmiştir.
Yalnız bunun sebebi anlatılırken insanın yaydığı enerjinin kendisine farklı yollarla geri dönmesi olduğu söylenmektedir.Yani "Evrene ne verirsen onu alırsın" mantığı aşılanmıştır.
     
       Şimdi bu kabul edilen ve çoğumuzunda başına gelmiş olan önermeleri islami pencereden inceleyelim.
       Yaptığımız hiçbir şey, söylediğimiz hiçbir söz,düşündüğümüz hiçbir düşünce kainatta yok olmaz.Her bir sözün ,her bir düşüncenin yaydığı bir enerjinin var olduğu şu an ilim adamlarınca da kanıtlanmıştır.Üzerine kuran ayetleri okunan bir su ile küfür edilen suyun dahi birbirinden farklı olduğunu bilmekteyiz.

  Sözün gücüyle ilgili birçok hadis vardır:

"Bela ağızdan çıkan söze bağlıdır"(Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 110)

 “Şu yanlışı asla yapmam!” diyen bir kul, şeytana açık bir kapı bırakmış olur ki, şeytan her işini bırakarak ona musallat olur ve yapmam dediği şeyi kendisine yaptırıncaya kadar onun peşini bırakmaz. (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 110)

Muaz bin Cebel (ra) şöyle dedi:
“Rasulullah (sav):Herkim kardeşini (işlediği) günahtan dolayı ayıplarsa, kendisi o günahı yapmadan ölmez!’ buyurdu.” (
Tirmizi 2620)

    Peygamberimiz bizi kötü sözlerden alıkoymak istemiştir ve biliyoruz ki hadislerde ikaz edilen konular da yine birçok insanın hayatlarında tecrübeye dönüşmüştür.Birşeyden devamlı bahseden veya yaşamış gibi büyük konuşan o şeyi hayatına davet etmektedir.Hatta görülen rüyaların bile tezahürünün tabirine bağlı olduğu bize peygamberimiz tarafından bildirilmiş ve bu sebeple rüya tabir ederken ilk sözümüz"Hayır Olsun" diye geleneğimize eklenmiştir.

   Sözün etkisinin yanı sıra düşüncelerimizin ve inançlarımızın da negatif ve pozitif boyutları bulunmaktadır.Birşeyi sürekli düşünürseniz hayatınıza davet edersiniz.Devamlı negatif düşünen aynı şekilde hayatına negatif şeyleri davet edecektir.(İslama göre negatif ve pozitif düşünce nedir? bunu alt başlıkta anlatacağım)
    Bir hastalıktan veya olaydan çok korkan, hayattaki yegane korkusu, olumsuz hayali o olduğu için onu hayatına davet edecektir.Bu hayatta çok sık rastladığımız bir durumdur.İslamda bir şeyi uğurlu saymak serbest iken uğursuz saymak yasaklanmıştır.
  İslamda bize her seferinde olumlu düşünmenin emredilmesinde bunun gibi nice fayda yatmaktadır.
 
  Sözün, düşüncenin ve inancın birleştiği "insan" da aynı şekilde bir çekim enerjisine sahiptir.

Bu konuda peygamberimizin şu hadisini göz önüne alabiliriz:

Ruhlar grup gruptur. Birbirini benzeyenler kaynaşır; benzemeyenler de ayrı düşerler. (Buhari,Embiya;19)

      Hakikaten de dikkatle bakıldığında, kainatta görülmeyen bir çekim kanunu vardır fakat bu ,bize batı tarafından anlatılandan farklıdır.Bu kanunu enerji yayılımı ve dönüşümü diye izah etmeye çalışsak da işin gerçeğini Allah bilmektedir.Bu kanunu da yine imtihanın gereği olarak Allah ,dünyaya hakim kılmıştır.
     İnsanlar her konuda olduğu gibi dini inancı ikinci plana atmak adına buna "İnsandaki Yaratım Gücü, Zihinsel Evren,Evrenden İstemek" gibi adlar takmışlar ve sanki Allah'tan bağımsız birşey gibi göstermişler hatta (haşa) kimileri için duaya alternatif olarak sunmuşlardır.

                                          İslamda Pozitif Düşünce
    Televizyon ya da internet ortamında dinlediğimiz yaşam danışmanı veya psikologlar, genellikle "Kötü haberleri izlemeyin, Derdi olan insanlardan uzak durun, Önce kendinizi düşünün" gibi telkinlerde bulunmaktalar.Bunlar islama göre doğru düşünceler değil, aksine insanı daha çok hasta edecek telkinlerdir.Çekim yasasıyla ilgilenen insanların en önemli isteği olan "olumlu düşünmek" bir çok insanı daha çok yormaktadır.Çünkü hayatın olumsuz gözüken yanlarından kaçmak, her seferinde televizyonda neşeli haber görmek, her seferinde neşeli hadiseler yaşamak mümkün değildir.Bunlardan kaçmaya çalışmak haybeye kürek çekmektir.Zaten müslüman başkası ağlarken "aman psikolejim bozulmasın" diyerek gözünü kapayan değil aksine derdi olanın yanında bulunan, dertlinin derdiyle dertlenen insandır.
    Tüm bunlar yerine kafamızda olan algıları değiştirerek olaylara doğru yerlerden bakmayı öğrenmeliyiz.Pozitif düşünmek demek kötü olaylara karşı gözlerimizi kapamak demek değildir.Zaten hakikat nazarı ile bakıldığında "kötü" diye birşey yoktur, sadece kötü gözüken vardır.Perdenin arkasında yine Allah'ın rahmeti yatmaktadır.
    Örneğin günümüzde olduğu gibi tarihte soykırımlar ile memleketlerinden göç ettirilmeye zorlanan binlerce müslüman olmuştur.Ancak bu insanlardan ölenler şehit olurken göç etmeyi başaranlar ise gittikleri beldelere islamı götüren ve o beldeyi de müslüman eden birer imam olmuşlardır ve binlerce insanın ahiretinin kurtulmasına sebep olmuşlardır.
   Bir hastalığa, derde uğrayan da perdenin arkasında Allah'ın rahmeti ile beraberdir.O dert onun
günahlarını silmekte veya cennetteki derecesini arttırmaktadır.
   Bunun gibi olan ve verilebilecek birçok örnek bulunmaktadır.Yani pozitif düşünmek isteyen insan gözünü kapatarak değil aksine gözünü daha çok açarak "Acaba bu işte ne gibi bir hayır var" diye düşünmeli ve peygamberimizin "olanda hayır vardır" sözünü hatırlamalıdır.
Müslüman için Allahu tealanin her hükmü hayırdır. Allahu tealanın kazası, herkes için hayır değil, sadece Müslüman için hayırdır.(hadis-i şerif)
Bazen hoşlanmadığınız bir şey, hakkınızda iyi olabilir ve hoşlandığınız bir şey de hakkınızda kötü olabilir. Allâh bilir, siz bilmezsiniz.(Bakara 216)


Ayette de belirtildiği gibi olayların arka planını yalnızca Allah bilmektedir.Bizim üzerimize düşen herşeyin Allah'tan olduğunu bilip ona tevekkül etmektir.İnsan olumlu düşündükçe,olumlu hissedecek ve benzer benzeri çeker kaidesi ile daha olumlu şeyleri de kendi üzerine davet edecektir.
 
                                          The Secret Yalanları

     Şimdi de bu konuyu olumsuzlukları ile inceleyelim.Kitabı ve belgeseli beğenen insanların zaaf gösterdikleri bir nokta da şudur ki, bu işin suistimal edileceğini kabul etmiyorlar.Şu anda baktığımızda türk olsun yabancı olsun The Secret çıktıktan sonra bu işten milyon dolarları götüren bir çok danışman belirdi.Hemde öyle bir sektör oldu, öyle komik bir hal aldı ki hayalinde istediği paraya ulaştığını imgeleyip belli bir süre sonra buna kavuştuğunu söyleyen insanların hemen hemen hepsi bu paraya çekim yasası dersi vererek ulaşıyor. 😃
     Yani ortaya insanların zaaflarını kullanarak bir "Teori" atıldı.Bunda belgeseli çekenler o kadar başarılı ki insanları nerelerinden vuracaklarını çok iyi biliyorlardı.
     Bir numarada para ile insanları kandırmak istediklerine inanıyorum.Tabi bu yazım tamamen eleştiriye açıktır ancak insanları "nasıl daha fazla para kazanırsınız?" sorusunun cevabı niteliğinde bir belgeselle buluşturmak ve bunu mucizevi bir kolaylığa bağlamak bu işi yapandan başkasına para kazandırmaz.Belgeselde gördüğümüz insanlar saatlik ücret ile seans vermekte ve her geçen gün daha da köşeyi dönmekteler.
      Çünkü yapan varsa herkes nasıl yapılacağını öğrenmek isteyecektir.Yani zenginlik için istediğimiz hayatın içerisinde kendimizi hayal edip bunun bize geleceğine inanmak yeterli ise bu yasa bir nimet değil tam tersine bir afete dönüşür.Çünkü herkesin bunu yapması halinde dünyanın düzeni bozulur.İki numarada da insanları kendilerine uygun eş adayını çekmek ile ilgili sömürüyorlar tabi, neredeyse kaderi değiştirdiklerini iddia edecekler.Çünkü evliliğin kader-i mutlak olduğu bize bildirilmiş bir gerçektir.
     Dikkatle bakıldığında Türkiyede dahi bu işi yapanlar herhangi bir diploma sahibi olmasalar bile kendilerine o kadar kolay danışan buluyorlar, insanlar böyle mucizevi zenginlik ve eş bulma metodlarına karşı o kadar zaaf duyuyor ki yine sonuçta parayı götürenler çekim yasasını insanlara öğretenler oluyor.

                                              İslam İle Çelişmesi

      Bu konunun en büyük tehlikesi insanların inançlarına zarar vermesidir.Yazının başlarında önemli diye bir not düşmüştüm hatırlarsanız, bu batı öğretisi o kadar tehlikeli ki cahil insanların imanına bile mal olabilir.The secret ile yarısı doğru yarısı yanlış bir öğreti verilerek insanlara yaratma gücüne sahip oldukları ve mütevazi olmayan istekler istemeyi öğretip , resmen yeni bir dünya inancı tabiri caizse" din olmayan din" üretilmek isteniyor.
      Tüm insanlara başınıza gelen her şey düşüncelerinizin ve inançlarınızın eseri, hepsini siz imgelediniz, o yüzden başınıza geldi denilerek müslümanların kader inancı belli ölçüde sarsılıyor.Bu inancın sarsılmasının yanında insanların düşüncelerinin tamamen Amerikan televizyonlarına benzetilmek istendiğini düşünüyorum.
       Amerikan televizyonlarında, genellikle(%90) eğlence programları,şovlar vs.. yer almaktadır.Orada bulunan insanlar sanki dünyadan belli ölçüde soyutlanmış dünyada hiçbir sorun yokmuşçasına beyinlerini yönlendirmek istemektedirler.Bu anlayış müslümanlara büyük ölçüde zarar verir.
      Evrenden isteme konusunu en çok kurcalayan ve buna vakit harcayanların da zaten nasıl insanlar oldukları, islama karşı tutumları incelendiğinde bu konunun kime hitap ettiği anlaşılacaktır.
           
                                                  SONUÇ 

       Olumsuz tüm eleştirilerimin ve bu ticari fikir akımının yanında bir de gerçekleri görmek gerekir.Yazımın başlarında da çoğumuzun şahit olduğu bazı şeyleri ekledim, bu sayede görüyoruz ki kainatta gerçekten manevi bir çekim olayı mevcuttur ,ancak şöyle desek yerinde olur sanırım;Çekim yasası vardır ama bize sunulduğu gibi değildir.
     Bize sunulan ticari kaygısı olan bir kitap ve belgeselden ibaret, projenin tutması ve maddi getiri olması için içine inandırıcılık eklenmiş ve insanların zaafları kullanılmıştır.Söylediğimiz sözlerin, düşüncelerimizin, hislerimizin hayatımıza dahil olan olayları ve kişileri etkilediği islamda temeli bulunan bir gerçektir.Ama bu the secret öğretisinde olduğu gibi devamlı lüks bir ev hayal edenin ona kavuşacağı manasına gelmez ya da sürekli pozitif hissetmenin de hayatınıza pozitif şeyler getireceği garantisini vermez.
     Müslüman ne isterse Allah'tan istemelidir ve kader denilen bir şeyin varlığını asla unutmamalıdır."Evrenden nasıl istenir?"diye değil de nasıl dua edilir diye araştırmak gerekir.Zaten samimiyetle dua etmek şu anda çekim yasası öğretisinde yapılması gereken her şeyi otomatik olarak yapmaktır.Ancak bizim isteklerimizin ötesinde ilahi takdir vardır ve insanın kader i mutlak olan şeyleri değiştirmesi mümkün değildir.
 
   
   
     

28 Ağustos 2017 Pazartesi

ŞİFA BULMAK İÇİN

                                         Dualara Bakmadan Önce Yazıyı Lütfen Okuyunuz


    Hastalıklar, belalar Allah'ın sevdiği kullarının boynuna taktığı birer kementtirler.Bu şekilde onları kendisine çeker, derde düşen ve rabbine dua eden her insan bu dertten dolayı mağdur değil, aksine Allah'ın kendisine yaklaştırmak ve dua ettirmek için seçtiği mübarek kişidir.Müslümanlar olarak her şeyin Allah'tan olduğunu ve Allah'ın bizi sevdiğini hiçbir zaman unutmamalıyız.
    Peygamberimiz hadislerinde hastalıkların, insanın günahlarına kefaret olduğunu ve ahirette sabır edenleri büyük mükafatların beklediğini söylemiştir.
   Bunun için hastalığa düşen kişi hiçbir zaman Allah'a karşı kalben memnuniyetsiz olmamalıdır, aksi halde üzüntüsü artar ve Allah'ı sevemez.
    Şifa bulmak için dua ederken duanın mutlaka kabul edileceğine inanmalıdır.Duanın gücüne  inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek dua etmek duanın hızlıca kabul olması için çok önemlidir..Hastalığınız için dua ederken aşağıdaki maddeleri alışkanlık haline getirmek çok işinize yarar.

-Duanızın kesin kabul olacağına inanın.Allah vermek istemeseydi, istemeyi nasip etmezdi...
-Duanızı ısrar ile devam ettirin.
-Şifa için görünen bir yol olmasa bile Allah'ın size bir çare yaratacak güçte olduğunu bilin.
-Allah'ın gücünü, zenginliğini ve size olan merhametini düşünün.
-Sahip olduğunuz hastalığın ve çilenin sadece bir imtihan olduğunu ve Ahiretteki güzel karşılıklarını düşünün.
-Sizden daha kötü halde olanları görüp,Allah'a size dua etmeyi ve ondan istemeyi nasip ettiği için şükredin, kalpte şükür olması insana mutluluk ve şifa getirir.En azından dünyayı kaybetseniz de ahireti kazanabilirsiniz.
-Şeytanın sizi Allah'a karşı kışkırtmasına izin vermeyin.Allah hiçbir kuluna zulmetmez, sizin başınızdaki imtihan sizi Allah'a yaklaştırabilecek ve ibadetle kazanılması mümkün olmayan bir ecre ulaştırabilecek büyük bir nimettir.
-Son olarak da kesinlikle unutmayın ki Allah sizin yanınızda, sizi duyuyor, görüyor ve sizin halinizi sizden daha iyi biliyor.


     Allah'ın verdiği her sıkıntı için bir maksadı, her imtihanı için de büyük bir mükafatı vardır.
 
     Dua eden kişinin kendi derdi için etmesi daha gönülden olacağı için daha makbuldur.Eğer hasta dua edecek konumda değilse o hasta için gönlü yanan birinin dua etmesi daha iyi olur.Dua edenin 5 vakit namaz kılması ve ehli sünnet itikadında olması da aynı şekilde duanın kabulünü hızlandırır.


        Allah'tan şifa istemek için yapılması gerekenler,okunması gereken dualar, ayetler ve salavatlar aşağıda sıralanmıştır.
Hepsini aynı anda yapmak şart değildir ancak ne kadar çok dua ve zikir edilirse çareniz o kadar hızlı gelecektir.



                                                        Şifa Salavatı

Bu salavat bazı ağır hasta insanlar tarafından tecrübe edilmiş ve Allah'ın izni ile şifaya kavuşmalarına vesile olmuş bir salat-u selamdır.Bu tür tecrübeleri dinlemek isteyenler için en aşağıda güzel bir videonun linkini paylaştım, oradan dinleyebilirsiniz.Eğer derdiniz sıkıntınız, hastalığınız varsa bu salavatı çok defa okuyun ,sabah akşam 3 kere devam edilebilir,özellikle de akşam namazı ile yatsı namazı arasında 7 defa okursanız Allah'ın izni ile şifa bulursunuz.
Türkçe okunuşu ve manası:

Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin tıbbil'kulubi ve
devaiha ve afiyetil, abdani ve şifaiha ve nuril'ebsari ve ziyaiha
ve ala alihi ve sahbihi ve sellim.


Manası:

Ey Allahım ! kalblerin doktoru ve devası, vucutların şifası,
 gözlerin nuru ve ziyası olan Muhammed'e
 (s.a.v.) aline ve ashabına salat-u selam eyle. 


Bu salavatı şerif vücuda ve gözlere şifa ve zerafet verir.



      Arapçası:



Video için tıklayın :
Şifa Salavatı Hakkında Bir Hatıra
Şifa Salavatı Hakkında Hatıralar

   Hatıralarda ağır hastaların, çok sayıda okunan bu salavatın hürmetine nasıl iyileştiklerinden bahsediliyor.

                                                   
           
                                                           Şifa Namazı

Cübbeli Ahmet Hoca tarafından kitaba alınmış ve bazı hastalar tarafından tecrübe edilmiş bir şifa namazıdır.
Bu namazı hasta olan kendisi için kılabildiği gibi hasta olan yakınınıza niyet ederek siz de kılabilirsiniz.Namaz 2 rekat olmak üzere kılınır.İlk rekatta Subhaneke ve fatiha'dan sonra besmele olmadan 3 kere ihlas okunur.İkinci rekatında da besmele ile fatihadan sonra besmele olmadan 3 kere ihlas okunur.Namaz bittikten sonra yerinden kalkmadan şu dua 1000 defa okunur :

Dua:  Ya Bedial Acaibi Bil Hayrir Hamni İla Yevmiddin.

Manası: Ey acayip işleri eşsiz olan Allah ,Kıyamet gününe kadar bana rahmet et.

Arapçası:  
 يَابَدِ يعَ الْعَجَاءِبِ، بِالْخَيْرِ ارْحَمْنِي أِلَي يَوْ مِ الدِّينِ
Allah'ın kudreti sonsuzdur, rabbimiz öyle işler yapar ki taklidi mümkün değildir.Bunu düşünerek bu duayı etmek ve Allah'ın sizin hastalığınıza da şifa verecek güçte olduğunu bilmek gerekir.
Video için tıklayın:
Şifa Namazı



                                       Hastaya Okunacak ve Hastanın Okuyacağı Dualar

Bu dua peygamber efendimiz Hz.Muhammed(sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından Enes bin Malik (r.a.h) öğretilmiş bir duadır.Üzerine okunan hastaya Allah'ın izniyle şifa olur.
Enes bin Malik(r.a.h) hasta olan Sabit(r.a.h) ' a bu duayı okumuştur.



Dua:  Allahümme Rabben-nas müzhibel-be's üşfi enteş-şafi la şafiye illa ente üşfi şifaen la yüğadiru sekamen

Manası :
Ey Allah'ım! İnsanların Rabbi sensin, her zorluğu gideren sensin. Şifa ver, şifayı ancak sen verirsin, senden gayrı şifa verecek yoktur. Öyle bir şifa ver ki, hasta üzerinde hastalık izi ve eseri bırakmasın.

Yukarıdaki dua buhariden nakledilmiştir.

                                               

Peygamber efendimiz, kim bir hastayı ziyaret eder de onun yanında bu duayı 7 defa okursa eceli gelmediyse Allah mutlaka onu bu hastalıktan kurtarır buyurmuştur.

Dua: Es'elullah-el Azîm Rabb'el Arş-il Azîm En Yeşfihek

Manası: 
O pek büyük Arş'ın Rabbi olan, Azim olan Allah'tan sana şifa vermesini dilerim.

Yukarıdaki dua Ebu Davud'dan rivayet etilmiştir.

Ebu Hureyre(r.a.h) anlatıyor:Hastalığım sırasında peygamber efendimiz beni ziyarete geldi.Bana ''Seni Cebrailin bana getirdiği dua ile tedavi edeyim mi ?'' diye sordu.
Bende ''Anam babam sana feda olsun ya resulallah, evet'' dedim.

Bana şu duayı okudu:

Bismillahirrahmanirrahim.Bismillahi erkîke vallahu yeş ike min külli dâin fike min şerri’n-neffasâti fi’I-ukadi ve min şerri hâsidin izâ hased

Manası :

Allah’ın adıyla sana okuyorum, sende olan her hastalığa karşı, düğümlere üfleyenlerin şerrine, hased ettikleri zaman hasedçilerin şerrine karşı Allah şifa versin .


Faziletli bir dua:

Bismillahirrahmanirrahim
Bismillahi erkıkellahu yeşfike,ezhibil be’se Rabben nasi ve eşfi, enteşşafi,La şifae illa ,şifaüke,şifaen la yügadiru sekamen amine birahmetike ya erhamerrahimin.Min külli şey’in yu’zike ve min külli aynin ve hasidin,Allahu yeşfik

Manası:
Ey Allahım Hamdın Sana Mahsus olması ve Senden başka İlah olmaması hürmetine tüm şifa bekleyen hasta kullarına dertli kullarına Hüsn-ü Hatime ve Şafi İsminle şifalar ihsan eyle.. Sen Rahman ve Rahimsin. Biz kullarına Rahmetinle Muamele eyle. Habibin Muhammed Mustafa (S.A.V.)‘i vesile kılarak sana niyaz ediyoruz Dualarımıza icabet eyle. Ey celal ve ikram sahibi, Diri ve Kayyum Olan Allahım. Amin

Arapçası:


                                         Hastanın kendi okuyabileceği dualar.

Sağ elini vücudunda rahatsız olduğun yere koyup yedi defa mesh eyle ve her meshte: "Eûzu bi-izzetillâhi ve kudretihî min şerri mâ ecidu ve uhâziru" manası:"Hissettiğim bu hastalığın şerrinden Allah’ın izzetine ve kudretine sığınırım" de. Allahın izniyle şifâ bulursun. (İbn Hanbel, IV, 217)

Bismillah, ey rabbim beni kendi devan ile tedavi et, bana kendi şifan ile şifa ver ve beni kendi lutfunla senden başkalarına müstağni kıl ve beni ezalardan uzak et.(Heysemi)



                                                    Ya Şafi Zikri

         
Rabbimizin isimlerinin her biri güzel ve her biri farklı tecelliyi ifade etmektedir.Bu ismi hasta olan birin kendisi için zikir edebileceği gibi insan hasta olan bir yakını için de okuyabilir.Bu zikirlerde sayıyı muhafaza etmek etkiyi görmek için şarttır, sayıya riayet edilmelidir.

Okunuş şekli: 45 gün boyunca hergün bir fatihadan sonra 422 kere Ya Şafi ismi okunur ve dua edilir.
Dua: Ya Rabbi sen şifa vericisin.Bu hasta kişiye(veya bana) şifa ver.Onu(veya beni) iyi edecek olan senin şifandır.Allah'ım öyle bir şifa ver ki bir daha sıkıntı görmesin(veya görmeyim).

                                                   Şifa Ayetleri

        Bu ayetlerin hastaya okunması ve kendisinin okuması şifa bulmak için çok etkilidir.Okunmasında ve dinlenmesinde mutlaka fayda vardır.Bu ayetler suya okunup içilebilir ve hastaya içirilebilir, su herşeyi kaydeder etrafında gıybet edilmemiş kötü sözler kullanılmamış bir suyun(yağmur suyu olsa daha makbuldür.) üzerine okunup üflenerek içilmelidir.Buna devam edildikçe faydası görülecektir.Israrlı olmak gerekir.

بسم الله الرحمن الرحيم
وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ

Ve yeşfi sudura kavmim mü’miniin.Manası:
Allah, mümin bir topluluğun kalplerine şifa versin,gönüllerini ferahlatsın.
Sure-i Tevbe 14بسم الله الرحمن الرحيم
يَـٰٓأَيُّہَا ٱلنَّاسُ قَدْجَآءَتْكُم مَوْعِظَةٌٌ مِنْ رَبِّڪُمْ وَشِفَآءٌ۬ لِمَا فِى الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌٌ لِلْمُؤْمِنِينَ

Ya eyyühennasü gad caa etküm mev’izatüm mirrabbiküm ve şifa ül lima fissuduri ve hüdev ve rahmetül lilmü’miniin.Manası:
Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an) geldi.
Sure-i Yunus 57


بسم الله الرحمن الرحيم
يَخْرُجُ مِنْ بُطُونِهَا شَرَابٌ۬ مُخْتَلِفٌ أَلْوَٲنُهُ ۥ فِيهِ شِفَآءٌ لِلنَّاسِ* إِنَّ فِى ذَٲلِكَ لَأَيَةًً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ


Yahrucü min bütunihee şerabüm muhtelifün elveenühü fihi şifa ül linnasi inne fii zelike le eeyeetül likavmiy yetefekeruun.Manası:
Onların (arıların) karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifâ vardır.
Sure-i Nahl 69


بسم الله الرحمن الرحيم
وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرآنِ مَا هُوَ شِفَآءٌ وَرَحۡمَةٌ لِلْمُؤْمِنِينَ


Ve nünezzilü minel kur’ani ma hüve şifa üv ve rahmetül lilmü’miniinManası:
Biz, Kur’ân’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü’minler için şifâ ve rahmettir
Sure-i İsra 82


بسم الله الرحمن الرحيم
وَاِذَاَمَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ
Ve iza meriztü fehüve yeşfiinManası:
Hastalandığım zaman bana şifâ veren O’dur.
Sure-i Şuara 80

بسم الله الرحمن الرحيم
قُلْ هُوَ لِلَّذِينَ آمَنُوا هُدًى وَشِفَآءٌ

Kul hüve lilleziine amenü hüdev ve şifa ünManası:
De ki: O, (Kur’ân) inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifâdır.
Sure-i Fussilet 44



                 Allah herkesin hastasına ve kendisine şifa nasip eylesin.Duaları ümit içinde, kabul olacağını düşünerek ve ısrar ile yapmak gerekir.Bu dualar içinde kolayınıza gelenleri kendiniz için ve hastanız için uygulayın ve uygulatın.
               Bütün bunların yanında hacet namazı ve 4444 salavatı tefriciye gibi dualar ile de Allah'tan şifa isteyiniz.Duaların kabul olduğu vakitlerde dua ediniz.(Secdede iken,Yağmur yağarken,gecenin son 3'te birinde,ezan okunurken,ezanla kamet arasında,yolculuk ederken.) Aynı zamanda mübarek insanlardan dua isteyiniz.Bu duaların faydasını görüp şifaya kavuşan insan çoktur, inşallah siz de istediğiniz afiyete kavuşur, hastalıklarınızdan kurtulursunuz.
            

29 Nisan 2017 Cumartesi

İslamı Yaşamak Çok Zor ?

          Allah her canlıya kendi fıtratına uygun işleri yükümlü etmiştir.Devamlı çalışan arılara ,karıncalara bakıp "bu hayvanlara yazık, ne çok çalışıyorlar" diye acısak ,hayatlarının zor olduğunu iddia etsek ne kadar isabet ederiz? O hayvanlara o işleri yükleyip insanlığın hizmetine veren Allah ,bu işleri tam onlara uygun olarak seçip onlar için keyifli hale getirmiştir.Daha nice çeşitli canlı kendi vazifelerinden eziyet duymak şöyle dursun, Allah'ın izniyle lezzet alırlar.
         İnsan da kendine yüklenen yegane vazife olan kulluğu, farz ibadetleri yerine getirmeye başladığı zaman başta nefsin hoşuna gitmeyen meşakkat gözükse de, o ibadetlerde kendini bulur ve bir çok manevi lezzet alır ,çünkü beş vakit namaz, oruç, zekat gibi tüm ibadetler insanın fıtratına tam uygun ve ruhunun ihtiyacıdır.Hatta bu lezzetleri alıp, ibadetler ile Allah'ın yakınlığını kalbinde duydukça nefsi bile ikna olur o ibadetler insana hiç zor gelmez.
       5 vakit namaz kılan, her sene çalışmasına rağmen ramazan orucu tutan, sıcak havalarda dahi tesettüre devam eden ve bunlar gibi bir çok dini vecibeyi ömür boyu sürdüren bir çok müslüman vardır.Bu yaptıkları ibadetler onlara zor gelmek bir kenara, onların hayatlarının manası haline gelip her şeyden vazgeçmek pahasına dahi bu ibadetlerinden vazgeçmezler.Bu ibadetler ancak dışarıdan bakan ve bunlardan habersiz olanlar için zor gözükür.Yaşayana ise zor gelmez, lezzet verir, kendini buldurur.
        Sabah namazı ne kadar nefse zor gözükse de aslında vaktinde kıldığı zaman insanın ruhunu tabiri caizse coşturur.Fecr vakti gibi güzide, müntehab ve mübarek bir vakitte rabbi ile namazda muhattap olan insan, o namazdan şikayetçi olmaz ancak bunlardan habersiz olanlar namazdan şikayet ederler. Allah hepimizi islamı şevk ile yaşayanlardan eylesin.

             İslam, islamı yaşamayana zor, yaşayana kolay gelir.

28 Nisan 2017 Cuma

Neden Sadece İslam Doğru ?

   Şu anda inanç problemi yaşayan insanların en çok dillendirdikleri şey; bir yaratıcının varlığını bilsek dahi hangi dinin doğru olduğunu bilemeyeceğimiz düşüncesidir."Birçok inanış şekli var ve hepsi kendilerinin doğru olduğunu iddia etmekte ve diğerlerini cehennemde görmekte ,islamı seçsek bu sefer de hristiyanlara göre cehennemlik olacağız" diye söylüyorlar.Çok sayıda insanın tüm dinleri toptan reddedip ateizme yönelmesindeki önemli sebeplerden biri de bu kafa karışıklığıdır desek yerinde olur.
     Ancak bir yaratıcının varlığını kabul edersek onu yarattıklarına müdahale etmeden başıboş bırakmasını kabul edemeyiz.Yoktan yaratıp ona birçok özellikler verdikten sonra kainat gibi bir memlekete bir beden elbisesi içinde gönderip ,ona bir ömür biçip ,türlü türlü evrelerden geçirip ,çeşitli nimetlerle donattıktan sonra onu kendi haline bırakması mümkün olur mu ?
Allah da insanları başıboş bırakmamış, insanlar için ,onların en iyilerini yol gösterici olarak seçmiş ve peygamber olarak başlarına koymuştur.Dünyadaki her kavme sayısı 124 bin civarında peygamber gelmiştir.Ancak bu peygamberlerin hepsi yeni bir din getirmemiş ,çoğu o zamanda hükmü geçerli olan dini insanlara yaymıştır.Kimisine inanan çok olmuş kimisine ise hiç kimse inanmamıştır.Ne zaman ki bir din tahrif edilip değiştirildi ise ve Allah da o dinin hükmünü kaldırmak istediyse o zaman yeni bir dini bir peygamber vasıtası ile insanlara göndermiştir.
    Dört kitabın ikisi yahudilere (tevrat, zebur), incil hristiyanlara , kur'an ı kerim ' de biz müslümanlara gönderilmiştir.Hristiyanlık tahrif edilip şirk ve diğer bozukluklar dine katılmaya başlandığı zaman Allah Hz.Muhammed (s.a.v) vasıtası ile dinimiz islamı yer yüzüne indirmiştir.Burada "o zaman islam da değiştirilebilir " diye bir düşünce çıkabilir ancak Allah'ın diğer dinlerin bozulmasına müsaade etmesinin bir hikmeti de Allah'ın en sevdiği kulu olan Hz.Muhammed(s.a.v)'in dünyaya peygamber olarak teşrif etmesini istemesiydi.Allah islamı son din olarak yer yüzüne indirmiştir onun için bozulmasına müsaade etmeyecektir.Her dinde , taa Hz.Adem(a.s)'dan beri peygamberimizin son peygamber olarak geleceği müjdelenmiş, hatta çoğu peygamber peygamberimize ümmet olabilmek için dua etmiştir.
       Peygamberimizin gerçekten Allah tarafından gönderilen bir elçi olduğunun ve islamın hak din olmasının büyük kanıtlarından biri; bir devletin bile yapması mümkün olmayan şeyleri 23 sene gibi bir sürede yalnız başladığı bu yolda yapabilmesidir.Araplar gibi adetlerine aşırı bağlı bir toplumun içinde yetim ve okuma yazma bilmeyen bir insanın ,bir kişinin fikrini değiştirmesi bile mümkün değilken, peygamberimiz o zamandan günümüze milyarlarca insanın gönlüne girmiş ve getirdiği dini onu hiç görmeyenlerin evine hakim etmiştir.O zamanın cahiliye toplumunda gelenekten gelen herhangi bir şeyi reddetmek bile öldürülmek için yeterli iken Hz.Muhammed(sallallahu aleyhi ve sellem) peygamberliğini ilan etmiş, etrafına onun için canını verebilecek on binlerle müslüman toplayabilmiş ve o günden bu güne kadar büyük bir din miras bırakmıştır.
     Eskiden günümüze, devletler gibi elinde büyük güç bulunduran kuvvetler kendi toplumlarındaki küçük alışkanlıkların değişimine bile muvaffak olamamışken 1400 sene öncesinden bize kadar hayatın her karesine müdahale eden bir din insanlar tarafından  her hükmü büyük bir titizlikle korunarak nakledilmiş ve yaşanmıştır.
     Elbet bunlar bir insan işi değil de her şeye gücü yeten Allah'ın işidir.İslamın hak din olmasına peygamberimizin varlığı tek başına delil olarak yeter.
 

11 Mart 2017 Cumartesi

Her Tövbeyi Bozmak.

    Şeytanın en nefret ettiği şeylerden birisi müslümanın günahından sonra tövbe etmesidir.Böylece şeytanın zor bela günaha soktuğu müslüman Allah'tan af isteyip kendini temizlemiş olur.Şeytanın tövbeyi engellemek için kullandığı önemli bir hilesi, müslümana '' sen her seferinde tövbeni bozuyorsun, bir daha ne zaman bozmayacaksan o zaman tövbe et.'' diye vesvese vermesidir.Bu düşünce tamamen şeytanidir ve yanlıştır.
   İnsan günde 70 defa aynı günaha düşse ve her seferinde de bir daha işlememek niyetiyle tövbe etse Allah onu affeder.
    İnsan her tövbesini son tövbesi gibi etmelidir ancak tövbesini bozduğu zaman ümitsizliğe kapılıp "battı balık yan gider" anlayışıyla günah deryasına girmemelidir.Biz her zaman günah işeyebiliriz ve işlediğimiz günah ne kadar büyük olursa olsun Allah'ın rahmeti ondan çok daha büyüktür.Hata işlemek ilk insandan bize mirastır, kulluk hiç hata işlemeyenler değil hatasından pişman olanların değerli olduğu birşeydir.

Peygamberimizin hadislerinde:

''Eğer siz hiç günah işemeseydiniz, Allah sizi helak edip ardınızdan günah işleyip peşinden tövbe  eden kullar yaratırdı.''
''Bütün ademoğlu günahkardır, günah işeyenlerin en hayırlıları tövbe edenlerdir.''
 buyurulmuştur.

9 Mart 2017 Perşembe

İslamda Müzik

            Müzik üzerinde çok tartışmalar yapılmış olan, çoğu insanın hatta dindar insanların da hayatının önemli bir parçası haline gelmiş bir konudur.Kimi alimler direkt olarak haram olduğunu söyleyip kesip atmışlarsa da İmam Gazali gibi ismi herkes tarafından kabul edilen birçok alim de müziği belli şartlar içerisinde haram saymamışlardır. Maalesef ki şunları okuyan insanlar içerisinde bile müziğin helal kısmında olanlar azdır.Çoğunluk maalesef ki vaktini müzik ile israf etmekte, 10 ayeti ezbere bilmeyenler hiç olmadık şarkı sözlerini ezbere bilmektedirler.İnsan vaktini vaktin sahibine ayırmalı günde 24 saat veren rabbine 5 vakit namaz ile 40 dakika gibi bir süre ayırmalıdır.
İmam Gazali'nin müzik hakkında söyledikleri:

İmam Gazali, İhyâü Ulûmi’d-Dîn eserinde, Müzik Dinlemenin Mubahlığının Delili kısmının içinde şöyle demiştir: 

“Müzik dinlemek haramdır demek, Allah müzik dinleyen kişilere azap eder, demektir. Bu ise, sadece akıl yürüterek bilinecek bir konu değildir.Bu yüzden, bu konuda delillere ve bu delillerin ışığında yapılan kıyaslara başvurmak lazımdır. Eğer bu konuda delil ve delile kıyas yoluyla varılan doğru bir sonuç yoksa, müzik dinlemenin haram olduğu iddiası boşa çıkmış olur.”
İmam Gazali müzik hakkında söylenenlerin hepsini analiz etmiş ve şu sonuçlara varmıştır:
Müzik ister ses ister âlet ile olsun, tek hükme bağlı değildir: Haram, mekruh, mübah(helal) ve müstehab(iyi) olabilir.


Şehvet ve dünya sevgisi ile dolu insanlar için yalnızca bu duyguları harekete geçiren müzik haramdır.

 Zamanının çoğunu bununla geçiren kimse için mekruhtur.

 Sadece güzel sesten zevk alma duygusu hisseden insan için müzik mübahtır.

 Allah sevgisi  dolu, duyduğu güzel ses ile sadece güzel duygularını harekete geçiren kimse için müstehabdır(iyidir). 

İmam Gazali müziğin haramlığının kendisinden değil dıştan gelen 5 sebepten ibaret olduğunu söylüyor.

 Şarkı söyleyen kadınsa, dinleyen kişi de kadın sesinin şehvetini harekete geçireceğinden korkarsa müzik dinlemek haramdır. Bu konuda haramlık müzikten değil, kadın sesinden gelir. Aslında kadın sesi haram değildir Şehveti harekete geçirirse Kur'ân okumasını bile dinlemek haram olur.
 Şarkı veya türkünün sözleri bozuk olursa, İslâmiyete ters ise bu şarkıyı müzikli veya müziksiz söylemek veya dinlemek haram olur.(Mesela kadere söven, onu yok sayan sözler.Allah'a kızan sözler)
 Müzik aleti, içkili ortamların sembolü olan aletlerden olursa bunu kullanmak haram olur; diğerleri mübahtır.

Gençliğinden dolayı şehevi duyguların esiri olan biri aşırı derece müziğe düşer,müzik sadece onun cinsi arzusunu tahrik ederse, onun müzikten uzaklaşması gerekir.


 Normal birisinin herhangi bir duygu hissetmediği halde vaktinin çoğunu buna ayırıp israf etmesi de haram olur.